Un ve undan yapılan başlıca mamul olan ekmek dünyadaki
birçok ulus için en ucuz ve en önemli yiyecek maddesidir. Un, su, tuz ve maya karışımının yoğrulmasıyla
oluşan hamurun uygun bir süre fermantasyona terk edildikten sonra yani
mayalandırılmasından sonra, fırında pişirilmesiyle elde edilen ürüne ekmek
denmektedir. Ekmek, genellikle beyaz un,
su, maya ve tuz içeren bir hamuru pişirmek suretiyle elde edilir. Eklenebilecek diğer malzemeler arasında başka
tahılların unları, yağ, süt ve diğer bazı katkı maddeleri sayılabilir. Günümüzde süpermarket raflarında çeşit çeşit ekmekler,
çörekler, tatlı çeşitleri, börek, pizza, kek, hamur işleri, bisküviler, kraker
ve kurabiyeler gibi çok çeşitli unlu mamuller görmek mümkündür.
Ekmek ve diğer unlu mamullerde çok çeşitli bozulma biçimleri olabilir ama en önemli üç tanesine aşağıda kısaca değinilmiştir:
1. Mikrobiyolojik bozulma
CO2’nin bazı mikroorganizmaların çoğalmasını
engelleyici etkisi vardır ve ürünlerin depolama sıcaklığı düştükçe bu etki
artar. Mikroorganizmaların CO2
toleransı değişiktir ve küfler genellikle bakteri veya mayalardan daha çok
etkilenir.
2.
Fiziksel
bozulma
a. Bayatlama
Bayatlama unlu mamullerin müşteri tarafından daha az kabul
görmesi halinin genel ifadesidir çünkü bozucu organizmaların hareketine bağlı
olanlar hariç, ekmek içinde meydana gelen değişikliklerin neden olduğu bayatlama
en önemli bozulma şeklidir. “Pişmeden
sonra meydana gelen tüm fiziksel ve kimyasal değişiklikler” ve “pişme sonrası
ekmekte ve diğer ürünlerde meydana gelen ve ürünün müşteri gözündeki değerini
düşüren hemen hemen her değişiklik” olarak tanımlanmıştır. Tipik değişiklikler arasında ekmek içinin sertleşmesi,
kabuğun yumuşaması ve taze ekmeğe has kokunun kaybolması sayılabilir. Bayatlamanın en yaygın göstergesi ekmek içinin
sertlik ölçüsünde artış olmasıdır. ABD’deki
beyaz ekmeklerin çoğunun ticari raf ömrü 2 gündür ve bu süre sonunda bayatlama
başladığı için artık taze kabul edilmez. ABD’de ekmeğin % 3’ünün bayatlama nedeniyle
imalatçıya iade edildiği tahmin edilmekte olup, bu da hem unlu mamul endüstrisi
hem de tüketiciler için ekonomik bir yük oluşturmaktadır.
Türkiye'de günde yakklaşık 1,5 milyon ekmek ambalaj sayesinde çöpe gitmekten kurtarılarak, ekonomiye 2,8 milyar dolar katkı sağlanabildiği bildirilmektedir.
b. Nem
Ekmek fırından çıkarken içinin sıcaklığı yaklaşık 100°C ve
ortasındaki nem içeriği de yaklaşık % 45’tir. Kabuğu daha sıcaktır ama daha kurudur ve hızla
soğur. Soğuma sırasında, nem içeriden
dışarıya doğru kabuk yönünde ilerler ve sonra dışarıya (atmosfere) çıkar. Soğuma sırasındaki aşırı kuruma ağırlık
kaybına neden olur ve ekmek içinin özellikleri bozulur. Kabuğun nemi soğuma sırasında büyük oranda
artarsa, kabuğun yapısı deriye benzeyerek sertleşir ve taze pişmiş ekmeğin
çekici gevrekliği kaybolur. Aslında kabuktaki
gevrekliğin kaybolması sandviç ekmeği türlerinde önemli ve yararlı bir
değişikliktir çünkü tüketicinin ürünü daha taze bulmasını sağlar. Ancak, diğer çeşitler açısından negatif bir
etki yaratır.
Ambalaj
Ekmeğin ambalajlanmasında amaç ekmek kabuğunun ıslanarak
küflenmesini önlemek üzere özellikle neme karşı bariyer oluşturmak ve de çok
hızlı kurumayı engelleyerek ekmeğin taze kalmasını sağlamaktır. En sık kullanılan malzeme alçak yoğunluk
polietilen (LDPE) torbadır ve bunun ucu bükülerek polistiren (PS)’den yapılmış
bir malzeme ile kapatılır. Bu ambalaj
biçimi ekmekteki tek bozulma türünü, yani nem kaybını geciktirir. Ancak, ekmek içinden kabuğa geçen nemin
serbestçe dışarıya (atmosfere) çıkması ambalaj tarafından engellenir ve sonuçta
kabuk deri gibi sertleşir. Günümüzde,
birçok ekmeğin nemin dışarı çıkabilmesi ve kabuğun gevrek kalması için üzerine
küçük delikler açılmış oryente polipropilen (OPP) torbalara konduğu
görülmektedir.
Gaz ile ambalajlama
Ürünün raf ömrünü uzatmak için bir ekmek ambalajının
içindeki gaz fazını değiştirme fikri yeni değildir. Aslında, ekmeğin en az % 17 oranında CO2
içeren ortamlarda saklanmasının küf oluşumunu geciktirdiği daha 1953 yılında
kanıtlanmıştır. % 50 CO2
konsantrasyonunda ekmeğin küflenmeden rafta kalma süresinin, küf oluşumuna
elverişli ortamlara göre iki kat fazla olduğu kayıtlara geçmiştir.
1960’lı yıllarda unlu mamullerin raf ömrünü uzatmak için CO2
kullanımı ile ilgili kapsamlı araştırmalar yapılmış ve 21 ve 27°C’de
ve % 0 ile 60 arası CO2 konsantrasyonlarında saklanan ekmek ve benzeri
ürünlerle yapılan detaylı araştırmalarda, CO2 konsantrasyonu
arttıkça küflenmeden rafta kalma süresinin uzadığı ve düşük sıcaklıklarda bu
etkinin daha da fazla olduğu görülmüştür.
% 100 CO2 içeren CO2 ve N2
karışımlarıyla yapılan çalışmalar ambalajın üst boşluğunda CO2
bulunması gereğini ve sadece bu boşluktaki O2 ve N2’nin
dışarı atılmasının küf oluşumunu engellemeye yeterli olmayacağını kesin olarak
ortaya koymuştur.
Hamburger ekmekleri buğday unu, su, tuz, sirke veya maya ya
da mayalayıcı maddelerden yapılan unlu bir mamuldür. Bunlar geleneksel olarak, pişirilip
soğutulduktan sonra LDPE torbalara konur ve birkaç gün içinde tüketilir ya da
daha uzun süre kullanılacaksa dondurulur. Bu tür ürünlerle ilgili önemli bir sorun
birkaç gün içinde ortaya çıkan küf oluşumudur ve bakterilerin çoğalması ile
bozulma hızlanarak kötü kokular oluşur ve renk bozulur. % 0.07 potasyum sorbat ile işlenerek çeşitli CO2
ve N2 kombinasyonları içeren LDPE – Poliamid (PA) filmle
ambalajlanan hamburger ekmeklerinin raf ömrünün, gaz karışımının 1:1 CO2
ve N2 olması şartıyla oda sıcaklığında 14 gün olduğu
saptanmıştır. 14 gün sonra, Bacillus
türlerinin ve laktik asit bakterilerinin CO2 üretmesi sonucu
ambalajlar şişer. Ambalajın içinde % 100
CO2 ortamı olursa, hamburger ekmeklerinin CO2’yi emmesi
nedeniyle yaklaşık 7 gün içinde ambalajda aşırı küçülme olur. 1 aylık raf ömrünü elde etmek için, dağıtımın
ve perakende satışın bütün aşamalarında sıcaklık 24 C°’nin altında tutulmalıdır.
Bu sıcaklığın üzerinde, mikroorganizmaların
CO2 üretim hızı CO2’nin ürün tarafından emilme hızını
geçer. Kullanılan gaz bileşimi 3:2 CO2
ve N2 idi. Bu çalışmada
kullanılan ambalaj malzemeleri PET-LDPE üst ağ ve PA-LDPE alt ağdır.
Pide adı verilen ekmek çeşidi, un, su ve mayadan yapılır ve
yüzey alanının hacme oranı çok fazla olduğu için raf ömrü sadece birkaç saattir. Bariyer tabaka olarak EVOH kopolimer içeren
bir lamine film kullanılması, % 99.5 CO2 içeren gaz atmosferi veya
73:27 oranında bir CO2 ve N2 karışımı ile pidenin raf
ömrü 14 güne çıkarılmıştır ve bu süre sonunda maya oluşumu raf ömrünü
bitirmektedir. Penetrometre (sertlik
ölçüm cihazı) ile tespit edilen bayatlamanın, modifiye atmosferde ambalajlanan
pidede hemen olmadığı; EVOH kopolimeri içeren ve % 100 CO2 doldurulmuş
ambalajlarda mikrobiyolojik bozulmanın da en çok 28 gün boyunca önlenebileceği
görülmüştür.
Unlu mamullerin raf ömrünün, CO2 ve N2
içeren uygun karışımlar kullanıldığında, oda sıcaklığında 3 hafta ile 3 ay
arasında uzatılması mümkün olduğu kayda geçmiştir. Unlu mamullerin ambalajlanmasında gazların kullanılması
ile ilgili son çalışmalardan birinde, MAP’nin bütün unlu mamuller için uygun
olmayabileceği ve bir ürünün fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik
özelliklerinin bilinmesinin bu teknolojinin başarısında çok önemli olduğu
sonucuna varılmıştır.
Kaynak: Food Packaging Principles and Practices, Basım
tarihi: 2006
NOT: Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek
Çeşitleri Tebliği ve Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği uyarınca;
“ekmeğin ambalajlı satışı” zorunlu
uygulama kapsamında olup halen yürürlüktedir.
Ancak, ülkemizde “en çok
tüketilen” ve ambalajsız satılması sonucu bayatlaması sebebiyle de “en çok israf edilen” gıda maddesi olan
ekmeğin öncelikli olarak ambalaja girmesi gerekirken, ekmek üreticilerinin
ekonomik nedenlerden kaynaklanan direnişleri; toplumun yeterince
bilgilendirilememesi; daha da önemlisi ilgili mercilerce zorunlu yasal
hükümlerin uygulanmaması gibi nedenlerle ekmeğin ambalajsız satışı sürdürülmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder